Merhaba arkadaşlar,
COVID-19 salgını yaşadığımız şu günlerde, HIV ile yaşayanların çoğunun aklına, “HIV ile Covid-19 arasında bir bağlantı var mı?” ya da “HIV ile Covid-19 arasında ne farklar var?” gibi sorular gelmektedir. Ben, “Covid-19’a karşı HIV ile yaşayanların HIV ile yaşamayanlara oranla daha fazla risk altındalar mı?” sorusuna cevap aradım. HIV ile Covid-19 arasında bağlantı kurmanın doğru olmadığı kanısında olmama rağmen, sizlere tıbbi bilimsel bilgiler vererek bu konuda sizleri bilgilendirmek istedim. Bana sorduğunuz sorulardan yola çıkarak yaptığım araştırmalarda, okuduğum makalelerde, bilimsel verileri inceledim. Bilimin ışığında size, Gilead Sciences, Janssen, MSD ve ViiV firmalarına danışmanlık yapan Özerk Barselona Üniversitesi profesörlerinden Josep M. Llibre’nin kaleme aldığı makaleyi tercüme ettim. Faydalı olması dileğiyle.
HIV ve SARS-CoV-2: Riskler Nelerdir?
Kaynak: 2020 Retrovirüsler ve Fırsatçı Enfeksiyonlar Konferansı (CROI 2020)
Yayımlanma Tarihi: 1 Nisan 2020
CROI 2020 Konferansında COVID-19
HIV ile yaşayan insanlar (PLWH), yeni koronavirüs SARS-CoV-2'nin neden olduğu hastalık olan COVID-19'dan korkuyorlar. Bu salgın ortasında İspanya'da HIV klinikleri kapalı olduğundan, HIV ile yaşayan insanlar ne yapacakları hususunda sorular sormak üzere karantinaya alınan hastanelerimizi telefon yağmuruna tuttular. hükümet tarafından yönetilen seyahat kısıtlamaları nedeniyle şahsen katılamaması ve kendim de dahil olmak üzere yurtdışından birçok klinik çalışanının evde sağlık sistemi ile alakalı sorunlarla karşı karşıya olması sebebiyle, CROI 2020 konferansında pandeminin etkisi çok güçlü bir şekilde hissedildi. Konferans planlama komitesi tüm konferansı sanal toplantıya geçirme konusunda karar verdiğinde, bu durum evrensel bir hal aldı. COVID-19 meselesi de, büyüyen krizi ele alan özel bir oturumla toplantının önemli bir teması haline geldi. Oturum zamanında yapılmış ve bilgilendirici olmasına rağmen, bu pandeminin hızla değişen doğası, oturum sırasında aktarılan bilgileri neredeyse geçersiz kıldı. Bu yüzden bu ClinicalThought yorumunda, İspanya'daki en son COVID-19 durumuna, özellikle enfeksiyon ve hastalık riski ile ilgili olarak gördüğümüz HIV’i ve HIV ile yaşayan insanlar (PLWH) için ne anlama geldiğini ele almak istiyorum.
HIV ve COVID-19 Riski
Temel olarak COVID-19 riskini HIV ile yaşayanlar için 3 kategoride değerlendireceğiz:
- Viral yükleri baskılanamamış olanlar,
- Viral yükleri baskılanmış ve belirlenemez düzeyde olan ancak bağışıklığı düşük olanlar (viral yükleri baskılanmış olmasına rağmen genellikle CD4 hücre sayısı 350 hücre/mm3’nin altında olanlar)
- Viral yükleri baskılanmış ve belirlenemez düzeyde olan ve bağışıklık sistemi yeniden güçlenenler (CD4 hücre sayısı 350 hücre / mm3’nin üstünde olanlar).
Bu yazıyı yazdığım gün (1 Nisan 2020), İspanya'da 100.000 COVID-19 vakasını aştığımızı ve teşhis edilenler arasında ölüm oranı % 8.9 olduğunu üzülerek belirtmeliyim. HIV ile yaşayanların yukarıda saydığımız 3 risk kategorisinde de COVID-19 ile enfekte olma veya akut solunum sıkıntısı sendromuna (ARDS) ilerleme riskinin artmadığını şaşırtıcı bir şekilde gördük. Henüz bilinmeyen nedenlerden dolayı, risklerinin genel popülasyondan bile daha düşük olabileceği görülmektedir.
HIV PI'lerin SARS-CoV-2'nin 3-kimotripsin benzeri ve papain benzeri proteazlarını etkili bir şekilde inhibe edip edemediği henüz bilinmemektedir. Bununla birlikte, birçok HIV ile yaşayanlar, PI'lerden ziyade INSTI'lere dayanan ART rejimleri almaktadır. Bu nedenle, HIV PI'lerin kullanımından potansiyel korunma, görünürdeki azalmış risk için makul bir açıklama gibi görünmemektedir.
Koronavirüslerin Viral Patogenezi ve HIV Karşılaştırması
COVID-19’un, HIV ile yaşayanlar için HIV ile yaşamayanlara oranla daha fazla bir risk teşkil etmemesi şaşırtıcıdır çünkü bağışıklık tepkisinin, özellikle T lenfositlerin düzensizliği, COVID-19'un patolojik sürecine yüksek oranda dahil olduğu görülmektedir ve lenfositopeni COVID-19 ile enfekte olan bireyler arasında ölüm ve ARDS için iyi tanımlanmış bir risk faktörüdür. Viral konakçı reseptörleri, viral patojenite, doku tropizmi ve konakçı aralığının önemli belirleyicileridir. İnsan patojenik koronavirüs yüzeyi yapısal dikenli glikoprotein (S) tarafından kullanılan temel fonksiyonel konakçı reseptörlerinde anjiyotensin dönüştürücü enzim 2 vardır ve hücre yüzeyinde bölünme ve bağlanma sırasında kullanılan viral mekanizmalar, CD4 reseptöründen bağımsızdır ve bu nedenle HIV’den farklıdır. Koronavirüsler ve HIV arasındaki bir diğer fark ise, viral yerleşme ve yerleştiği yerde yayılma ile ilgilidir. Yerleşme ve yerleştiği yerde yayılma HIV’de plazma zarında veya yakınında gerçekleşirken, koronavirüsler bu işlemleri endoplazmik retikulumda gerçekleştirir.
Bu nedenle, konakçı hücre giriş mekanizmaları ve her virüs tarafından kullanılan hücre içi yollarla ilgili mevcut veriler, HIV ve koronavirüsün işbirlikçi patogenez göstermediğini düşündürmektedir. Bu bilgiler, HIV enfeksiyonunun SARS-CoV-2 enfeksiyonu veya daha şiddetli COVID-19 belirtileri için artmış risk ile ilişkili olmadığını gösteren erken gözlemlerle birleştiğinde, bu durum HIV ile yaşayan insanlar için oldukça güven vericidir. Güven verici olduğu çok doğru ve önemlidir çünkü APOBEC3 sitidin deaminaz ailesinin bir üyesi olan insan APOBEC3G'nin potansiyel olarak benzer RNA aracılı bir mekanizma yoluyla hem HIV hem de SARS-CoV yapısal proteinleri ile ilişkilendirilebildiğini gösteren daha önce yapılan çalışmalar, potansiyel ortak patogenez için endişeleri arttırmıştır.
Organ Nakli ve COVID-19’a Bağlı Nakil Güvensizliği
SARS-CoV-2, İspanya'da baskılanmış bağışıklığı olan insanlar arasında tek parça organ nakli alıcıları için, özellikle böbrek nakli alıcıları için, olumsuz bir durum ortaya çıkardı. Garip bir şekilde, bu hastalar tarafından yaygın olarak kullanılan bir anti-rejeksiyon ilacı olan mikofenolik asit; hepatit B virüsü, hepatit C virüsü ve arbovirüsler de dahil olmak üzere çeşitli virüslere karşı in vitro antiviral aktivite göstermekte ve potansiyel bir anti-MERS-CoV ilacı olarak tanımlanmaktadır. Ancak, idame mikofenolat mofetil tedavisi alan böbrek nakli alıcıları da ciddi ve bazen ölümcül MERS geliştirmiştir. Bu nedenle, organ nakli alıcılarının özellikle koronavirüslere duyarlı olduğu açıktır.
Neoplazmlar için aktif olarak kemoterapi alan kişiler de, daha yüksek COVID-19 riski altında olanlar arasındadır. Buna karşın, hastalığı modifiye edici ajanlar ve biyolojikler dahil olmak üzere antiromatizmal ilaçlar alan kişiler COVID-19 için yüksek risk altında görünmemektedir. Bu immünomodülatörler giderek daha fazla romatolojik, cilt, gastrointestinal ve solunum rahatsızlığını tedavi etmek için kullanıldığından, bu tedavileri alan hastalar arasında yüksek bir COVID-19 oranı için önemli bir endişe vardı, ancak şu ana kadar böyle bir sorun gözlemlenmedi.
Gelecek İçin Dersler
Şu anda öğrendiğimiz bilgiler sadece mevcut COVID-19 salgını için değil, aynı zamanda gelecekteki beklenen koronavirüs salgınları için de geçerlidir.
2007 yılında bulaşıcı hastalık topluluğunun Vincent CC Cheng tarafından koronavirüslerin yeni genotiplerin ortaya çıkma potansiyelini yaratan genetik rekombinasyona maruz kaldığı konusunda uyarıldığını ve bu potansiyelin yeni SARS salgınlarının yeniden ortaya çıkmasına yol açmasının bir an meselesi olduğunu belirtmekte fayda var. Bu bir ileri görüşlülüktür. Onun bu uyarıcı sözlerine daha fazla dikkat etseydik bugün daha iyi olurduk.
Siz Ne Düşünüyorsunuz?
· COVID-19 salgını sırasında HIV ile yaşayan insanların sağlığı ve güvenliği ile ilgili hangi özel endişeleriniz var?
· Hastalarınız hangi endişeleri ve soruları dile getirdi ve onlara nasıl danışmanlık veriyorsunuz?
Lütfen düşüncelerinizi yorum kutusuna paylaşın ve HIV ile yaşayan insanların ülkenizdeki ve kliniklerinizdeki COVID-19 salgınıyla nasıl başa çıktığını bize bildirin.
Interpreter: Can Akdeniz Aesculapius
Email: hivturkey@gmail.com
Twitter : @HivTurkey
Not 1: Makale, çoğunlukla tıp terminolojisi kullandığından ve bilimsel olması bakımından, terimlere sadık kalıp değişiklikler yapmamaya çalıştım. Terimlerde bir hata yapmışsam, affınıza sığınıyorum. Takdir edersiniz ki, hem tıp terimlerini muhafaza etmek hem de herkesin anlayabileceği bir dille tercüme edip yorum yapmak çok kolay olmuyor.
Not 2: Yazılarımı herhangi bir mecrada paylaşmanızda herhangi bir sakınca yoktur. Aksine, daha fazla insanın yararlanabilmesi için herkesin mümkün olduğunca çok paylaşmasını rica ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder